Kitabın kokusunu ben dünyalara değişmem ne diyorsun lan sen oradan zırt! İndir ulan o readerını çakma entel!
Yukarıdaki sözler bir zamanlar delicesine basılı kitabı savunan, ekitaplara küçümseyen gözlerle bakan, onları soğuk bir dünyada sıcaklığı hissetmeye çalışan zevksiz insanlar olarak yorumlayan bana ait.
Gel gelelim tüketim toplumunun git gel ruhlu kepazelerinden biri olarak dayanamayıp geçen ay ABD’den bir Amazon Kindle Touch siparişi verdim. Nasıl verdim, neden verdim, iyi mi ettim kötü mü ettim gelin beraber yorumlayalım.
Öncelikle hayatındaki her şeyi kitap okumaya göre endeksleyebilen bir yapıya büründüğümden dolayı; kitap ile ilgili her konudan haberdar olmalıyım ve tek dayanağımı daha cazip hale nasıl getirebilirim diye alternatifleri değerlendirmenin iyi bir fikir olacağını düşündüm. Biraz da ürün ihtiyaçlarımı karşılamak için varmış gibi geldi bana.
Mesela benim altı çizili cümle takıntılarım vardır kitaplarda, bilirim çünkü beyin her ne kadar bedava da olsa, hafızam her ne kadar filimsimtrak bir türde de olsa gerçekten her okuduğum şeyi aklımda tutamıyorum ve bir gün o cümleyi bir yerlerde kullanmak isteyeceğime dair de içimde değişik bir his oluşuyor. Kitaplığımdan kitapları karıştırmak ve genellikle aklıma gelen cümleye ulaşamamak da gayet sinir bozucu oluyor! İşte Kindle denen minnak kadar alet bu soruna çözüm oluyor. Kitabı okumaya başladığınızda beğendiğiniz cümle ya da paragrafları çizerek size tek bir yerden ulaşabileceğiniz “altı çizili cümlelerim” adında bir dosya sunuyor. E ö ee demeyin bence gayet süper bir özellik.
İkincisi; okuduğum kitaplarda bilmediğim kelimeleri ya da tarihsel kişileri ya da kavram ve olayları araştırma gereği hissederim. Zaten kitabın en güzel yanı da bu ya, yeni bir şeyler katıyor dünyana. İşte ben kitabıma ayracımı yerleştirip ekşi sözlük ya da vikipedi’den konuyu araştırırken gözüm diğer sekmelerdeki facebook, twitter, haberler vs. şeylere takılıyor ve amacımdan sapıp kitap okumayı bırakıyor gidip harlem shake videoları izleyip aforizmalar beğeniyorum. Buna engel oluyor kurban olduğum Kindle’ı. Ekranda araştırmak istediğiniz kelimeye basılı tuttuğunuzda hem bir sözlükten o kelimenin anlamını araştırıyor hem de isterseniz kitaptan hiç ayrılmadan küçük bir ekranda vikipedi’deki sayfadan bilgiler aktarıyor. Ne oluyor? Kitaptan kopmamış oluyorsunuz ve edindiğiniz bilgi, zaman size kâr kalıyor.
Üçüncüsü; kitap masrafları. Geçtiğimiz aylarda 300 lira gibi bir rakamı yani bir ailenin 1 aylık faturalarını sadece kitaplar için harcamışım. Evet bu acınacak bir rakam değil söz konusu kitaplar olunca fakat vicdanen kendimi pek de rahat hissettiğim söyelenemez. Kindle bu olaya da parmak basıyor ve kimse kusura bakmasın kolum gibi fiyatlara kitap satan kültür tüccarlarına çalım atmış olmanın da eşsiz keyfini yaşatıyor etrafta dolanan bedava ekitaplar sayesinde. Üstelik en güncelleri de var bunların içinde.. Haruki Murakami? Yeah!
Dördüncüsü, yalnızca kitap okumak için de değil. Yazı tabanlı her şeyi okuyabiliyorsun, mesela ben uzun olduğu için read it adlı uygulama ile daha sonra okurum diye not ettiğim makaleleri aradan haftalar geçtikten sonra anca okuyabiliyordum. Şimdi ise chrome eklentisi sayesinde tek tuşla makale Kindle’ıma düşüyor ve hiç göz yormayacak şekilde rahat rahat okuyabiliyorum her şeyi. Yani yazıları kaçırmıyorsunuz.
Beşincisi, göz yormuyor yukarıda da bahsettiğim gibi. E-Ink teknolojisi denilen ve tarif edemeyeceğim garip bir yapıya sahip ekranı ile bir kitaptan (burada dikkat çekmek istiyorum, kaliteli basılmış bir kitaptan) hiç bir farkı yok. Gözlerim hiç yorulmuyor artık. Ben ki bir dönem kitaplar sayesinde bıçak altına yatmış biri olarak bu özelliğinden dolayı acayip mutluyum.
Altıncısı, aslında çok önemli olmayan bir konu ama şarjı 2 ay gidiyor.
Yedincisi, istediğiniz kitabı hemen okumaya başlayabiliyorsunuz, pdf dosyalarınızı amazon.com’un size verdiği bir email adresine mail atıyorsunuz ve amazon sizin için saniyeler içinde convert edip cihazınıza kitabı yüklüyor.
Sekizincisi, benim gibi birden fazla kitap okuyan (ki bu konu da önemli, bir kitap bazen sıkabilir, bu durumda kendinizi zorlayıp ille de bitireceğim diye kasmak yerine bir başka kitaba başlayabilir ve arada o sizi sıkan kitaba tanıdığınız zaman ile belki zorlu bölümleri geçebilmek içn gerekli motivasyona kavuşabilirsiniz.) biri için 2 bazen 3 kitabı bir arada taşımak yerine incecik bir cihazı (ölçmek gerekirse hemen hemen samsung note 2 gibi bir boyuta sahip) çantanıza ya da torpidonuza atıp canınız ne zaman isterse istediğiniz kitabı okuyabilirsiniz.
Dokuzuncusu, düzenli takip ettiğiniz bloglar ya da köşe yazarlarını geliştirilmiş kindle uygulamaları ile günlük olarak yükleyebiliyor bu sayede sürekli takipte kalabiliyorsunuz.
Onuncusu, ucuz. 10 adet kitaba verdiğiniz para ile bir adet kindle satın alabiliyor bu sayede yüzlerce kitap okuyabiliyorsunuz.
Hani olur ya şunu bunu almak için 10 neden diye. :D Benim ki de bunun gibi bir yazı oldu ama inanın sıralayacak daha çok şey var, mesela mp3 oynatmak ya da internete girebilmek gibi. Sakın ola bunları tabletler de yapıyor diye düşünmeyin, tabletler kitap okumak için değil internette gezinebilmek ve multimedia işlemlerini halledebilmek için varlar. Ekranları kıyaslanamayacak kadar farklı.
Şimdi bağlamak gerekirse basılı kitaba noolucakmış lan değişik diye pöykürdüğüm günlere kıyasla öngördüğüm durum şudur ki; gün gelecek belki de dünyanın % 70’i ekitap ile hayatına devam edecek ama benim de dün gece yaptığım gibi alıp bir kitabın sayfalarını kokladığında o %30’luk kesimin saygın duruşuna imrenerek bakacak. Basılı kitap asla ölmeyecek fakat gücünü ekitaplara bırakmaması neredeyse imkansıza yakın.
Bir sonraki yazımda Türkiye’ye satışı olmayan Kindle’ı nasıl Amerika’dan getirtebileceğimizi anlatacağım.
Son söz; okuyun da nasıl okursanız okuyun abi boşverin kindlemış basılı kitapmış! :D
Yetmedi, bir son söz daha! Eee Varol sen kitaplarına gözün gibi bakardın, hani yavrucuklarının da yavrucuklarına miras kalacaktı onlar diyenlere de cevabım. Biz daha ölmedik aslanım, basılı kitaba da saygımızı yitirmedik, elbette alıp okuyacağız sayfaları mis gibi kağıt kokan kitapları. Hatta şuanda Kindle ile Milan Kundera – Ayrılık Valsi, basılı olarak da Marquez – Kolera Günlerinde Aşk’ı okuyorum.
Şimdi sondan bir önceki son söz daha anlamlı olacak gibi. Okuyun! Yeter ki okuyun…