Kategoriler
Slipperman

Slipperman!

Yok abi ya çocukluğumdan kalma o duyguyu hala saklıyorum, hep saklayacağım, bundan asla vazgeçmeyeceğim! Benim bir yerlerimde kesin bi süper güç var. Tam olarak neremde bilmiyorum ama var yani, (cem yılmaz’ın pelesenkleşmiş “içimizde içimizde”) sözünü kullanacak birileri varsa lütfen, istirham ediyorum çıksın blogumdan. :D

Bekliyorum abi o günü bekliyorum. Babamın beni karşısına alıp yapacağı konuşmayı bekliyorum. Tamam ergenlik dönemimde de çok bekledim aslında lan nasıl oluyor bu işler filan diye ama yapmadı sağolsun. Kesin uğraşmak istemedi böyle önemsiz şeylerle diye düşünerek varsayımlarımı daha da güçlendirdim bu süre zarfında. Adamın daha önemli işleri var tabi oğlum dedim kendi kendime, seninle mi uğraşacak lan, zaten neyin ne olduğunu sağolsun okul arkadaşlarım yalan yanlış bilgilerle efsanevi uydurma hikayelerle anlattılar bana. Her neyse konu benim ergenlik dönemimdeki o beklentim değil, konu hayatımı değiştirecek konuşmada..

Babam kalkacak bilgisayarının başından. Oğlum diyecek. Hatta ilk okul döneminde okuduğumuz öykülerdeki yaşlı amcaların dediği gibi Oğul! diye de başlayabilir söze. Farketmez benim kabulüm her ikisi de. Oğul daha bir efsanevi duruyor ama, biraz mesafeli ve ardındaki esrarengiz cümlenin habercisi gibi..

Bak oğul, yıllarca sizden sakladığım aile sırrımızı açıklama vakti geldi diyecek bana.. Aman tanrım nefesimi tuttum şimdiden!

Ben aslında oturma odasının ortasına oturup Ekolay.net üzerinde okey oynayıp, çekirdek çitlemiyorum!  Bu bilgisayar doğrudan Amerika’nın Konektıkıt eyaletindeki merkez ofisimize bağlı son derece sıkı korunan iletişim aracımız. Öyle okey odalarına girip alttaki chat kısmından “Sarı 7’li var mı beyler?” “Tek taşa kaldım hocuu” “Orti elin nasıl?” filan gibi sözler bizim kriptografik anlaşma metinlerimiz. Vakti geldiğinde bunların hepsini açıklayacağım sana..

Oğul ben aslında sabahları devlet memuru gibi giyinip mesaiden 5 saat önce işe giden biri değilim. Nesilden nesile aktardığımız gizli bir yeteneğimiz var bizim. Her seferinde yeni bir görev, her seferinde yeni bir macera..

O esnada annem giriyor odaya elinde dilimlenmiş karpuz tabağıyla.. Evet oğlum, baban haklı diyor. Gizlemek için çok çaba sarfettik bunca yıl senden fakat artık önüne geçemediğimiz olaylar var ve dünyamız çok büyük bir tehlike altında. Bunu tehlikeyi ancak sen durdurabilirsin..

Kötü niyetli güçler hadron kapsüllerinin yapısına müdahele edip kuark ve karşı-kuarkları akşamdan çamaşır suyuna yatırıp fermiyon ve gluonların şaftını kaydırıp tüm bozonları acayip değişik bir kitle imha silahı haline dönüştürmeye çalışıyorlar. Böylece hadronlar çarpıştığında dünyamızın tüm yapısı değişmiş olacak. Misal Akdenizin bitki örtüsü maki değil bundan sonra patates kızartması olacak. Ondan sonra güvercinler puding şeklinde kakasını yapacak. Ağaçlarda meyve zebze yerine kurabiye, pasta, baklava yetişecek. Asfaltlar fındıklı bitter çikolataya dönüşecek vs..

Oğlum tehlikenin farkında mısın diye söze devam ediyor annem..

İnsan oğlunu yok etmek için hazırlanmış sinsice bir plan bu.. Yediden yetmişe dağ bayır, çayır çimen demeden etraftaki her şeyi yemeye başlayacağız. İşte bu noktada olaya müdahil olmuş gizli kahramanın fikir yürütmesi gibi gireceğim konuya..

Aman tanrıııııımmm anneee herkes yiyip yiyip şişecek O.o aman yarabbi sen koru allam hepimiz patlıycaazz O.o Etrafta insan göbekleri olucak, işkembeler kaplayacak yurdun dört bir yanını. :S

Hayır!!! diyecek babam sert bir tonla. Olmayacak.. Biri buna dur diyecek.. Ve oğul o sensin! Sen durduracaksın o kötü niyetli güçleri..

Peki nasıl baba diyeceğim? Güç neremde?

Dön arkanı diyecek babam!

Oha baba  yuh yemişim öyle gücü, insanın dötünde gücü olsa nolur olmasa nolur anasını satayım, gazman gibi :/ oynamıyorum ben yeaaaa diyip tam odadan çıkmaya çalışırken durduracak beni.

Lan salak oğul. Mal mısın? Tövbe yarabbi diyecek.

Heh neymiş neymiş sanki çok önemli bişeymiş gibi hah döndüm nolucak diyorum.

Sırtımda bir sıcaklık hissediyorum. Terliksi bir canlının varlığı gibi sanki.. Sonra tüm vücudum kas katı kesilip aynı filmlerdeki gibi evrimleşiyorum. Klark Kent triplerinden çıkıp adeta bir süperman oluyorum.. Haliyle gözlüğümü filan da fırlatıyorum, gaza gelip tshirtümü de çıkaracakken annem durduruyor. Abartma oğul, hava soğuk üşütürsün diyor. Ama hissediyorum güçlü olduğumu, böyle sıradan olmadığımı. Ne bileyim denemek için mesela dirseğime dilimi değdirebiliyor muyum diye test ediyorum oluyor, ondan sonra 3 metre ilerideki çay bardağına kesmeşekeri fırlatabiliyorum, yan apartmandaki insanların tuvalette çıkarttıkları garip sesleri duyabiliyorum. Oha lan diyorum, sonra annemle babam ümitsizce bakışıyor.

Ben sana demiştim diyor babam anneme kızgın bir sesle..  Ya tamam allah allah önce gücü kontrol etmeye öğretiriz kızma hemen, nolmuş yani sen sanki çok farklıydın ilk zamanlar diyor annem.

İşte tam o esnada yanlış bir şeyler yaptığımın farkına varıp karşımdaki vazoya odaklanıyorum. Tüm ilgimi vazoya verdikten sonra onu bir karpuza dönüştürebildiğimi gördüm.. Vaaaay dedi annem bak işte daha şimdiden güzel adımlar atmaya başladı diyor :D Ehheheh filan yapıyorum saygıyla önlerinde eğilerek :D Dilimliyim mi ablaağğğ diye espiri yapıyorum :D

Babam yine kızıyor..

Elini havaya kaldırıyor ve …………..

[Devam edicem, can sıkıntısından bilim kurguya sardım :D]

Edit: devamı için Slipperman II ;)

“Slipperman!” için 4 yanıt

kafamın bozuk olacağını hissettin az buçuk tebessüm edeyim diye yazmışsın belli. Çok güzeldi gerçekten tebrik ederim ;)

Yok artik yaa sabah sabah guldurdun beni :) yeni kesfettim seni ve begendim.herkes sende kendisinden bi parca bulabilir cok yonlusun yani sen bunu yazinca aklima abim geldi o da cocukken dama cikip ben superman im diye damdan atlamaya kalkmis :D ustune ne senoryalar yazilir artik sen tahmin et :) basarilarinin ve yazilarinin devamini dilerim !

Varol AKSOY için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir